Bir ülkedeki trafik düzeni ve kazaların azlığı, o ülkenin ve ülke insanının medeni dünyadaki kalite düzeyini ve güvenilirliğini alabildiğine yükseltmekte olduğuna bilir, bunu toplumun her seviyedeki kişi ve kuruluşlarla paylaşmayı kutsal bir görev olarak kabul ederiz.
Trafik güvenliği için yapılacak her türlü yatırımın, gösterilecek gayret ve çabanın öncelikle kendi güvenliğimiz için olduğunu aklımızdan hiç çıkarmaz, her işimizi bu sorumluluk duygusu içinde yerine getirmeyi amaç ediniriz.
Ülkemizin; trafik kazalarının çok fazla olmasından dolayı, uluslararası kamuoyunda bozuk olan imajının düzeltilmesinin bir onur meselesi olduğunun bilinci içinde çalışırız.
Bu kazalar yüzünden, on binlerce yabancının turizm mevsimlerinde Türkiye yerine başka ülkeleri tercih ettiğini ve bu sebeple ülkemizin milyarlarca dolarlık gelir kayıplara uğradığını asla unutmayız.
Türkiye’deki sürücü eğitim sistemini emsalsiz bir kalite üstünlüğüne eriştirmek, bu suretle uluslararası imajımızı, “Eğitimde Örnek Ülke” olarak değiştirmek, zaman içinde sistemimizi dünya çapında yaygınlaştırmak isteriz.
Kaza sebeplerinin araştırılması ile sürücü eğitiminin geliştirilmesi hususlarında en küçük ayrıntıları dahi hassasiyetle değerlendiririz.
Ar-Ge çalışmaları hususunda kurucularımızın 19 yıldan beri, 16 ülkede yetmişi aşkın adresle yaptıkları yazışmalar, bu konudaki sabrımızı ve kararlılığımızı ifade eder.
Akıl almaz engellemelere rağmen, bu ülkede seçkin ve kaliteli kişi ve kuruluşlarla bir gün mutlaka bir noktada buluşacağımıza ve projelerimizi hayata geçireceğimize olan inancımızı bir an olsun kaybetmeyiz.
“Haksızlık karşısında eğilenlerin, hakkı ile beraber, şerefini de kaybettiğini” bilerek, doğru bildiğimiz yolda; dürüst, çalışkan ve adaletli kişilere ulaşıncaya kadar, yılmadan mücadele etmeyi onur meselesi yaptık, varoluş sebebi saydık.
Kurucularımızın bu uğurda; hiçbir karşılık beklemeden yüzbinlerce Amerikan Doları tutan yatırımları, araştırmaları, özel tasarımları, geliştirilen projeleri hakkındaki uluslararası karşılaştırmalar, TÜTEV’in “tek” olduğunu gösteriyor. Bu konuda aldığımız pozitif tepkiler bizlere, mükemmeliyet konusunda sınır tanımayan bir güç ve manevî destek veriyor. Ayrıca, tek olmamıza rağmen, “Vermeden almamak, alırken vermek” gibi bir misyonu prensip edindik.