Özel eğitimin yararları ve etkileyici sonuçları
1930 yıllarında devreye giren Endüstri Psikologları işçilerle yaptıkları sistemli çalışmalarla, onların psikolojik ve maddî meselelerini incelemiş, mevcut sorunlarını gidermiş, bu metodla iş kazalarını % 53 ile % 70 oranlarında azaltmayı başarmışlardır.
Bilhassa Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde şoförler üzerindeki incelemelerde, kazaların gizli sebepleri hakkında çok dikkat çekici tespitler yapılmıştır. Meselâ Amerika’da şoförler; bir grubu az kaza yapanlar, diğer grubu da çok kaza yapanlar olarak iki bölüme ayrılarak sosyal davranışlara bağlı kazaların oranları çıkarılmıştır: Az kaza yapanların % 5’i, çok kaza yapanların ise % 31’i; insanlarla iyi geçinmeyen, paylaşımcı olmayan, asî, anti-sosyal, kanun ve kurallara uymayanlar oldukları tespit edilmiştir.
Kaza yapma oranları yüksek olan grubun % 49’u, kaza oranı düşük olan grubun ise sadece % 9’u kötü beslenme, kan basıncının yüksekliği, arteriosklerozis ve böbrek rahatsızlığı gibi, aslında ileri yaşlılıkta rastlanması gereken arızalar göstermekteydiler.
Yine kaza oranı yüksek olan grubun % 40’ının, düşük olan grubun ise sadece % 12’sinin, şoförlüğe alınırken yapılan laboratuvar testlerinde başarılı olamadıkları tespit edilmiştir.
Yabancı ülkelerde kazaların önlenmesi için yaptıkları bilimsel çalışmaların çok eski yıllara dayandığı görülmektedir. Ülkemizde ise devlet hâlâ bu konu ile ilgilenmemektedir. Yalnızca; üst düzey yöneticileri batı eğitimi veya batı kültürü ile yetişmiş bazı işletmeler kendi şoförlerinin seçimi ve özel eğitimlere tabi tutulması ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar o işletmede üzüntülerin ve masraflarının azalmasına vesile olmakla beraber, meseleye ülke çapında bir çözüm getirmeye yetmemektedir. Halbuki bir ülkede trafik düzeni ve kazaların azlığı, o ülkenin medenî dünyadaki derecesini yükseltmektedir.
İşletme Şoförleri İçin Seleksiyon (Seçme) Testleri
Gerek acemi ve gerekse tecrübeli bir şoförün muhtelif testlerde elde ettiği puanların toplamı ve bu testleri uygularken yapılan tespitler, bu kişinin iyi bir şoför olup olmayacağını, kaza yapmaya müsait veya meyilli olup olmadığını, yahut nispeten emniyetli bir yolda mı araba kullanabileceğini, kabiliyetsiz olduğu anlaşılan bir sürücünün ise eğer mümkünse nerelerinin düzeltilebileceğini gösterir. Böylece bu testler, iyi veya orta derecede şoför olabilecek bir kimsenin seçilmesine ve tehlikeli olabilecek kimselerin ise bu mesleğe alınmamasına yardım eder.
Chicago’nun Yellow Cab şirketinde çalışan otomobil şoförleri arasında yapılan laboratuvar testlerinde başarılı olan grubun; belirlenen muayyen bir zaman içinde, başarısız olanların yaptığı kaza sayısından % 50 daha az kaza yaptıkları tespit edilmiştir. Aynı sonuçlar, Pittsburgh’daki şoförlere yapılan testlerden de alınmıştır.
Almanya’da, Berlin Tramvay İdaresi’ne testlerle seçilerek alınan 50 çırak vatman, testle seçilmeden alınan diğer 50 çırak vatmana oranla, ilk yıl % 50, İkinci yıl ise % 40 oranında daha az kaza yapmışlardır.
Barcelona’da, testlerde zayıf çıkan 35 minibüs şoförü, testlerde iyi çıkan 45 şoföre oranla üç misli daha fazla kaza yapmışlardır.
Ayrıca, Industrial Health Research Board’ın yaptığı araştırmalar sayesinde fabrika işçileri seçiminde başarılı sonuçlara ulaşılmıştır. Bu cümleden olarak, Chambers Kirk’in yardımıyla Farmer tarafından hazırlanan bazı testler Royal Dockyard’daki 400 işçiye tatbik edilmiş ve bunların kaza kayıtları ile testlerden aldıkları neticeler karşılaştırılmıştır. Sonuçlar dehşet vericidir :
Testlerden düşük puan alan 100 kişinin kaza oranlarının, iyi puan alan 300 kişinin yaptığı kazaların toplamından %100 fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu oran, kişi başına %300’e tekabül etmektedir. Verilen bu istatistikî bilgiler, testle işe eleman almanın ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir.
Yukarıda bahsedilen seleksiyon (seçme) testleri iyi bir şekilde hazırlanıp, iyi değerlendirildiği takdirde kazaların sayısı önemli ölçülerde azalacaktır.
Eğitimin Önemi
Tehlikeli görevlerde çalışan ve fakat testler sonucunda kaza yapmaya meyilli oldukları anlaşılan şoförlerin de hemen işlerine son verilmesi gerekmez . Psikolojik veya tıbbî araştırmalar yapılarak, bu kimselerin kusurlu veya eksik tarafları bir dereceye kadar giderilmesi mümkün olmaktadır. Amerika’da kaza yapmaya meyilli 181 kişilik bir şoför grubunun % 50’sinden çoğunda bu şekilde tam bir düzelme elde edilmiştir. Sadece %10’u hariç olmak üzere, geri kalanların hepsinin yaptıkları kazaların otomobil kullanmadaki kötü alışkanlıklarına bağlı olduğu-meselâ diğer vasıtayı sollarken çok yaklaşmak veya bazı tehlikeleri bilmemeleri vb- anlaşılmıştır. Bertaraf edilmesi mümkün olan bazı ailevî durumlardan dolayı kaza yapanlara tatbik edilen eğitim ve alınan tedbirler sayesinde bunlar bir dereceye kadar düzelmişlerdir. Uygulanan eğitim ve iyileştirme çalışmaları sonucunda bunların da kaza oranlarında % 42.7 derecesinde bir azalma sağlanmıştır.
Sonuç
Nakil vasıtaları için ne kadar mükemmel yollar, kavşaklar yaparsak yapalım, ne kadar modern işaretlemeler ve ışıklandırmalar koyarsak koyalım, sürücü ve yayaların hareket tarzlarını kaidelerle tanzim edip, trafik güçlüklerini ne kadar azaltırsak azaltalım, ne derece ceza-i müeyyideler uygularsak uygulayalım, ya da, ne kadar alelusul eğitimler verirsek verelim, insan faktörüne daha yakın alâka gösterilmedikçe ve bu faktörü esaslı bir şekilde ele almadıkça, kazalara yol açan psikolojik ve fizyolojik sebeplerle uğraşılmadıkça, yani nitelikli ve kapsamlı araştırma ve eğitim çalışmaları yapılmadıkça, kazaların sayılarını azaltmak ve oranlarını aşağılara çekmek asla mümkün olmayacaktır.
Bu tespitleden ortaya çıkan tek gerçek, TÜTEV’in temel çalışma felsefesini ortaya koymaktadır: Araştırma+Geliştirme=Eğitim..!
|