|
|
|
|
Anket |
|
TRAFİKTE EN ÇOK HANGİ SÜRÜCÜLERDEN RAHATSIZ VE TEDİRGİN OLUYORSUNUZ? |
|
|
|
|
|
|
|
KAZALARIN GİZLİ SEBEPLERİ |
|
Bu örnekten hareketle biz; trafiğe çıkacak en iyi insanları seçmemiz, onları da en iyi şekilde eğittikten sonra trafiğe çıkarmamız gerekmektedir.
Bir kazaya sebebiyet verenlerin sadece kaza esnasındaki durum ve davranışlarını bilmek yeterli değildir. Kazanın oluşundan önceki etkilenmeler, çeşitli üzüntü ve sıkıntılar, uykusuzluk, yorgunluk, araç kullanma konusunda önceden edinilmiş yanlış alışkanlıklar, kompleksler ve kaza korkuları gibi durumlar, kazaların gizli sebepleridir.
Psikolojik Sebepler :
Yalnız trafik kazaları değil, iş kazaları ve diğer bütün kazalarda psikolojik faktörlerin birinci derecede rol oynadığı artık bilinmektedir. Kazalar; genellikle insanın sinir sisteminin çalışmasındaki aksaklıklardan veya yine bu merkezî sinir sistemi tarafından geniş ölçüde kontrol edilen sensorium sisteminin veya adalî (adale yapısı) sistemin çalışma kusurlarından meydana gelmektedir.
Bilhassa Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde şoförler üzerindeki incelemelerde, kazaların gizli sebepleri hakkında çok dikkat çekici tespitler yapılmıştır. Meselâ Amerika’da şoförler; bir grubu az kaza yapanlar, diğer grubu da çok kaza yapanlar olarak iki bölüme ayrılarak sosyal davranışlara bağlı kazaların oranları çıkarılmıştır: Az kaza yapanların % 5’i, çok kaza yapanların ise % 31’i; insanlarla iyi geçinmeyen, paylaşımcı olmayan, asî, anti-sosyal, kanun ve kurallara uymayanlar oldukları tespit edilmiştir.
Kaza yapma oranları yüksek olan grubun % 49’u, kaza oranı düşük olan grubun ise sadece % 9’u kötü beslenme, kan basıncının yüksekliği, arteriosklerozis ve böbrek rahatsızlığı gibi, aslında ileri yaşlılıkta rastlanması gereken arızalar göstermekteydiler.
Yine kaza oranı yüksek olan grubun % 40’ının, düşük olan grubun ise sadece % 12’sinin, şoförlüğe alınırken yapılan laboratuvar testlerinde başarılı olamadıkları tespit edilmiştir. Yabancı ülkelerde kazaların önlenmesi için yaptıkları bilimsel çalışmaların çok eski yıllara dayandığı görülmektedir. Ülkemizde ise devlet hâlâ bu konu ile ilgilenmemektedir. Yalnızca; üst düzey yöneticileri batı eğitimi veya batı kültürü ile yetişmiş bazı işletmeler kendi şoförlerinin seçimi ve özel eğitimlere tabi tutulması ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar o işletmede üzüntülerin ve masraflarının azalmasına vesile olmakla beraber, meseleye ülke çapında bir çözüm getirmeye yetmemektedir. Halbuki bir ülkede trafik düzeni ve kazaların azlığı, o ülkenin medenî dünyadaki derecesini yükseltmektedir.
Güvenli bir trafik sistemine ulaşmak için, suların akışını örnek almak gerekmektedir. Kendi çabası ile akışına bir “Trafik Düzeni” sağlayan su; kaynağından ilk çıktığında, yol bulabilmek için belki çok uğraşır çok dolaşır ama, ondan sonra yüzyıllarca sükûnet içinde kendi “Trafiğine” devam eder. Karayolu trafiği de aynen böyle olmalıdır.
|
|
|
‹ Geri |
|
|
|